3 Ekim 2013 Perşembe

Uzaylılar Var mıdır?

Güneş'in Şaşırtıcı 10 Özelliği

Ne Kadar Küçük Olduğumuzun Kanıtı

Dünya'nın En Yalnız Adamı

Zamanda Yolculuk Mümkün Olacak mı?

İlluminati Nedir? Bilmeniz Gereken 10 Şaşırtıcı Bilgi

Yasak Olan 10 Köpek Irkı

Dünya'nın En Ölümcül 8 Bitkisi

Dünya'nın En Zeki 10 Hayvanı

Dünya'nın En Güçlü 10 Köpeği

Böcekler Hakkında İlginç Bilgiler

Herkesin Yanlış Bildiği 10 Tuhaf Gerçek

Kizlarla erkekler arasindaki ilginç fark

Sınırları zorlayan ilginç tesadüf

Çevrenizdekilere yapabileceğiniz ilginç bilgi ve fikir ve şakalar. 10 tane

Rüyalar Hakkında 10 İlginç Gerçek

Bagzı ilginç Bilgiler

♥ Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde “başkent” anlamına gelmektedir.
♥ Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.
♥ Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır.
♥ Hamamböcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.
♥ Hapşırdığınız zaman, kalbiniz de dâhil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.
♥ Hapşırırken Burnu ya da Ağzı Kapamak, Felce Neden Oluyor.
♥ Havuca rengini karoten verir. 
♥ Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
♥ Her 25 kişiden biri astım hastasıdır.
♥ Her dört Amerikalıdan biri mutlaka televizyonda görünüyor.
♥ Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
♥ Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu nokta cin’dir.
♥ Hindistan`da oyun kâğıtları yuvarlaktır.
♥ Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.
♥ Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
♥ İleri doğru bir adim atıldığında, insan vücudundaki 54 kas çalışır.
♥ İlk çamaşır makinesi 1907 yilinda Hurley Machine Co. Tarafından pazarlandı.
♥ İnciler sirkede erir.
♥ İnek sütünün pH değeri 6’dır.
♥ İngilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikâyesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
♥ İngiltere’deki bütün kuğular kraliçenin malidir.
♥ İnsan beyninin % 80’i sudur.
♥ İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg’dır.
♥ İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak başparmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
♥ İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
♥ İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
♥ İnsanlar beyinlerinin sadece %10’unu kullanırlar.
♥ İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206 ya düşüyor.
♥ İnsanlar yaşamları boyunca altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.
♥ İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000’dir.
♥ Kadınlar erkeklere oranla iki kat fazla göz kırpar.
♥ Kanada, Kızılderili dilinde “büyük koy” anlamına gelmektedir.
♥ Kangurular geri geri yürüyemezler.
♥ Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
♥ Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kaşı harekete geçirmek gerekiyor.
♥ Kediler ultrason seslerini duyarlar.
♥ Kedilerin beyninde 32 adet kas vardır.
♥ Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
♥ Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
♥ Kış aylarında, Moskova’daki buz pateni pistleri 250 bin metrekarelik bir alanı kaplar.
♥ Kıta isimlerinin hepsi ayni harfle başlayıp ayni harfle biter.
♥ Kirli kar, temiz kardan daha kolay erir.
♥ Kopeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
♥ Kutup ayıları solaktır.
♥ Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.
♥ Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
♥ Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
♥ Mexico City her sene 25 cm kadar batıyor.
♥ Mickey Mouse’dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat’di.
♥ Monako’nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.
♥ Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.
♥ New York bir zamanlar Amsterdam`dı.
♥ Newton, yer çekimi kanununu fark ettiği zaman 23 yaşındaydı.
♥ Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.
♥ Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.
♥ Ortalama bir erkek, hayatinin 3350 saatini tıraş olmak için harcar.
♥ Ortalama bir insan hayati boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor.
♥ Ortalama bir pire, kendi büyüklüğünün 150 katı yüksekliğe zıplayabiliyor. Bu oranı tutturmak için bir insanin yaklaşık 30 metre zıplaması gerekli.
♥ Ortalama olarak, Amerika’da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.
♥ Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu babalar gününde ediliyor.
♥ Pablo Picasso, parasızlık çektiği gençlik günlerinde yaptığı resimleri yakarak ısınırdı.
♥ Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kustur.
♥ Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
♥ Rodin’in unlu ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
♥ Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.

"http://www.ilgincbilgiler.org/"dan alınıtıdır

6 Eylül 2013 Cuma

1973'de İstanbul

1973 Köprünün ilk açıldığı günler..
istanbul köprüsü

Dünyanın En Temiz Havası

Dünya'nın en temiz havası Norveç'teki Svalbard adasındadır. Oksijen o kadar yoğun ki adaya ilk inildiğinde baş dönmesi ve burun kanaması yaşanabiliyor. Havanın bu kadar temiz olmasının sebebi ise kutba çok yakın olup insanların çok az sayıda yaşıyor olması.

4 Eylül 2013 Çarşamba

Zeki İnsanların Saçları

zeki insanların saçlarıZeki insanların saçlarında daha fazla kalay ve bakır vardır. Bu nedenle daha çabuk yağlanırlar.

Uçak Kazası

Bütün uçak şirketlerinde herhangi bir kaza anında yolculara paraşüt yerine can yeleği verildiğini biliyor muydunuz? Çünkü okyanusın ortasına can yeleği ile dalmak paraşütle boğulmaktan iyidir...

3 Eylül 2013 Salı

Çin Bu Yıl Aya Çıkıyor

Çin bu yıl aya çıkıyor. Önce robot, sonra insan, sonra da koloni...

Çin'in teknolojideki gelişimi artık onu Ay'da koloni kurma planları geliştirecek düzeye

taşıdı. Çin bu yılın sonunda aya bir robot indirecek. Sonraki planları ise daha da çarpıcı. Aya önce insan indirecek, ardından da ay kolonisini kuracak.

Resmi raporlara göre, Chang'e 3 isimli robot araç, şu anda fırlatma rampası için hazırlanıyor ve 2013 bitmeden Ay'a fırlatılacak. 100 kg ağırlığındaki altı tekerlikli robot, aynı Mars'a gönderilen NASA robotları gibi, ayın yüzeyini keşfedecek ve Çin'in nihai Ay planı olan Ay Kolonisi'ni inşaa edecek doğru yeri bulacak.

Chang'e 3 ile Çin, ilk defa dünya dışında bir noktaya iniş denemesi yapmış olacak. Eğer başarılı olursa, Çin'in ay programı tüm dünyayı kıskandıracak bir hızda ilerleyecek gibi görünüyor. NASA Apollo programından sonra Ay programını iptal etmişti. Komplo teorisyenleri ise Ay kadar Dünya için hayati öneme sahip bir uyduya NASA'nın ilgisini aniden yitirmesini çok "şüphe" çekici bulmuş, NASA'nın Ay yüzeyinde Dünya dışı varlıklara dair iz buldukları için NASA'nın sivil görevlerini iptal ettiğini ve Ay görevlerini, ABD silahları kuvvetlerinin gizli birimlerinin devraldığını iddia etmişlerdi.

Şimdi Çin'in Ay üzerinde sivil ve askeri görevler yürütme kararıyla, gözler yine Ay'a çevrildi. Çin, 2007'de gönderdiği ilk robotla Ay yüzeyine inmemiş ancak Ay'ın yörüngesine girerek yüzeyin üç boyutlu haritasını çıkarmıştı.

Çin'in Ay robotu, güneş enerjisiyle çalışacak ve üzerindeki radarlar yardımıyla yerin 30 metre altına kadar olan derinliği tarayabilecek. Çin 2017 yılında ise Ay'a insan göndermeyi planlıyor. Eğer her şey yolunda giderse, 10 yıl içinde ilk Ay üssünün (Veya Ay kolonisi) kurulması mümkün olacak.

Tüm İnternet Bir Çilek Ağırlığında

Tüm internet, 540 milyar trilyon elektron tarafından saklanıyor ve iletiliyor. Bir başka deyişle, sadece bir çilek kadar ağırlığa sahip.
internetin ağırlığı

Atalay Demirci

Atalay Demirci 3 yaşındayken maden ocağında babasını kaybetmiş, yetiştirme yurdunda büyümüş ve lisedeyken kansere yakalanmıştır. Sen bizi güldürdün ya adam, Allah da senin yüzünü güldürsün. 

2 Eylül 2013 Pazartesi

Tembellik

tembellik
Tembellik
Tembellik, bulunduğumuz yüzyılın en büyük sorunlarından biri olmaya başladı.

Rengarenk Balıklarla Enteresan Bir Görünüm

enteresan balık fotoğrafı
Enteresan Balık Fotoğrafı

70-80-90'lı Yılların Çocukları

70 - 80 - 90' lı yıllarda mı büyüdün?
nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? 

1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları,
ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.

2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.

3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi.
Ya da en azından

kurşunlu, muhtelif ,
zehirli maddeler ile boyanmıştı.

4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin
ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde,
çocuk kilitleri yoktu...

5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.

6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan,
yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu...

7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı,
hava kararmadan önce eve dönmekti.

8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde
gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...

9.- Okul öğlen bitiyordu...
Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.

10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.

11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı
- çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...

12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk...
aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.

13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız,
99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU.

onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!

14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!

15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada!
Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında
psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.

16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.

17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz ,
başarılarımız , görevlerimiz vardı.

...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.

Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen
hayatta kalmayı başardık???

Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında
nasıl oldu da geliştirebildik???

Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!!

değil mi?

1 Eylül 2013 Pazar

İlginç Bir Çalışma

İspanyol sanatçıdan "Düşüncelerim beni öldürüyor." temalı çalışma...
düşüncelerim beni öldürüyor
Düşüncelerim Beni Öldürüyor

Fast Food'a Hayır!!

fast fooda hayır
Bir Annenin Oğlu İçin Yaptığı Yaratıcı Tasarım
Bildiğiniz üzere dünya üzerinde Fast Food tüketimi inanılmaz üst noktalara tırmanmış bulunmakta. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde fast food artık sağlıklı, besleyici ve vitamin deposu olan meyve, sebzeden daha çok kullanılmaya başlandı. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu durumun hat safhalarda olması. Bu tür ülkelerde iş temposu ve yorgunlukla alakalı bir durum.
İnsanlar sabah kahvaltılarını arabalarında patates kızartması ile yaparak iş yerlerine geliyorlar. İş yerlerinde ayak üstü sürekli olarak fast food tüketiyorlar. Akşam yemeği yerine burger yiyip kola içmeyi tercih ediyorlar. Fast food bir bağımlılıktır ve dünyamıza gün geçtikçe daha çok nüfuz ederek bizleri sağlıksız besili insanlar haline getirmektedir. Çağımızın ve geleceğin en büyük hastalığı olan Obazitenin 1 numaralı etkeni fast food tüketimidir. İnsanlar midelerini sağlıksız ve etinin, ekmeğinin ne kadar temiz olduğu, nereden geldiği ya da hangi tür hayvanların etlerini yedikleri hakkında hiç bir sorgulama yapmadan bu lezzetli şeylerle dolduruyorlar. Neyse ki ülkemiz fast food konusunda o kadar tüketim yapan bir ülke değil. Bunun nedeni ise kültürel değerlerimizden gelen yemek anlayışı. Ancak Türkiye'de de gün geçtikçe şehirleşme ve şehirleşmeyle birlikte gelen gün temposu fast food tüketiminin artmakta olduğunu gösteriyor. Hiç bir sağlığı yerinde insan dünyaya obez olarak gelmez. Bu insanların tercihidir ve hiçbir obez ben kilomdan memnunum diyerek fast food tüketmez. Bağımlısı haline geldiği için tüketir. Fast food tüketimi durdurulamayan bir sorun ancak ticaretin de vazgeçilemez dallarından biri. Fast food haftada 1 öğün yendiğinde zararlı olmayacaktır ancak sağlığımıza dikkat etmeli ve öğünlerimizi bu yağlı besi maddeleriyle geçirmek yerine besleyici ve düzenli bir yemek alışkanlığı edinmeliyiz.

Mısır'ın En Pahalı Haşhaşı

Mısır'da en popüler ve en pahalı haşhaşın adı İstanbuliğ'dir. İstanbuliğ o kadar yaygındır ki Mısır'da güzel, mükemmel yerine İstanbuliğ Gibi bile terimler kullanılmaktadır.

Jack Sparrow Değil, Yusuf REİS

Dünyaca ünlü usta aktör Johnny Depp'in canlandırdığı Karayip Korsanları serisinin başroldeki Jack Sparrow karakteri, sonradan Türk olmuş ve Orta Akdeniz'in büyük bir kısmına hükmeden ünlü denizci Yusuf Reis (Jack Ward Birdy) 'den esinlenilmiştir. 
Yusuf Sparrow

31 Ağustos 2013 Cumartesi

KIZKUMU, MARMARİS, MUĞLA

Muğla'nın Marmaris ilçesinde bulunun KIZKUMU görenleri hayretler içerisinde bırakan mükemmel bir manzaraya sahip. Yazları yurtdışına çıkmak yerine güzel Türkiye'mizin güzel yerlerini merak edip dolaşacak olursak inanın Avrupa ülkelerine nazaran hem iç turizmimiz büyük gelişme sağlayacak hem de yabancı turistlerin Türkiye'ye olan ilgisi artacaktır. Gitmenizi tavsiye ediyorum mükemmel bir yer.
kızkumu, marmaris, muğla

Dünyanın En Kısa Uluslararası Köprüsü

Uluslar arası köprüler normal şartlarda çok uzun millerce uzanan köprülerdir. Ancak Kanada ülke sınırları içerisinde olan bu şirin adanın ABD ile olan uzaklığı da 30 metreden fazla değil. Köprünün solu ABD (Amerika Birleşik Devletleri)'nin sınırları içerisinde sağı ise Kanada'nın. Düşünsenize bakkala giderken ABD'ye gittiğinizi. :)

30 Ağustos 2013 Cuma

Su Altında Nefes Tutma Rekoru

Su altında nefes tutma rekoru 21,5 dakika ile David Merlini'ye aittir. Gösteriyi izleyenler gözlerine inanamadı. Ama o tam 21,5 dakika nefesini su altında tutmayı başardı. David Merlini 1978 yılında Budapeşte'de doğmuş ve bu yeteneğini keşfettiğinde hemen rekor denemelerine girişmiş. Siz ne kadar tutardınız?

3 Şubat 2013 Pazar

Zeka testi nedir, ne işe yarar?


Bizde 'zeka testi' olarak geçen, İngilizcesi 'zeka bölüm puanı' gibi bir anlama
gelen 'Intelligence Quotient Score' veya kısaca 1Q olarak adlandırılan bu test,
İngilizcesinde belirtildiği gibi, bir insanın bazı branşlardaki akademik
yeteneğinin ve bilgi derecesinin karşılaştırmalı olarak üstünlük derecesini
ölçmeye yarayan bir testtir.
Aslında insan yüzlerce değişik zihinsel yeteneklere sahiptir. Bu yeteneklerin bir
kısmı bu testlerle doğru olarak ölçülebilir, insanların bazı akademik yetenekleri
ortaya çıkartılabilir. Zeka testleri ile insanların zeka derecelerinin diğer
yeteneklerine etkisi hakkında az çok bilgi edinilebilir.



IQ test soruları genelde sözcük sorularını, mantık, akıl yürütme ve sayı dizisini
tamamlama gibi soruları içerir. Çocuklara uygulanan zeka testlerinde önce
çocuğun zeka yaşı hesaplanır.
Çocuğa normal yaşının altındaki ve üstündeki yaş gruplarına ait sorular sorulur.
Hangi yaş grubunun sorularını tümüyle bildiyse (birden fazlaysa en yükseği) o
yaş grubu çocuğun tavan yaşı olarak kabul edilir. Bunun üstündeki gruplarda
bildiği soru sayısı, toplam soru sayısı göz önüne alınarak, ay bazında tavan
yaşına ilave edilir.
Zeka yaşının ve zeka seviyesinin bulunmasını bir örnekle açıklayalım. 9
yaşındaki bir çocuğa 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 yaş gruplarından 12'şer soru
soruluyor. 6, 7 ve 8 yaş grubu sorularının hepsini biliyor. 9 yaş grubundan 10, 10
yaş grubundan 8, 11 yaş grubundan ise 6 soruyu doğru cevaplıyor. 12 yaş grubu
sorularını bilemiyor. Buna göre çocuğun zeka yaşı :
8 yaş + 10 ay + 8 ay + 6 ay = 8 yaş + 24 ay = 10' dur.Zeka seviyesi (IQ) ise zeka yaşının 100 ile çarpılıp, doğum yaşına bölünmesi ile
elde ediliyor. Bu örnekte zeka seviyesi:
IQ = (zeka yaşı x 100)/ doğum yaşı = (10xl00)/9 = 111'dir.
Zeka seviyesinin değerlendirilmesi ve toplumda bulunma oranı ise şöyle:
IQ Değerlendirme Oranı ( % )
0 - 49 Aptal 4
50 - 89 Düşük zekalı 22
90- 109 Normal zekalı 50
110-129 İleri zekalı 21
130-150 Üstün zekalı 3
Bir kişinin 1Q seviyesini ölçmenin en iyi nedeni, onun gelecekteki akademik
yeterliliğini değerlendirmek olabilir. Eğer bir konuda IQ puanı yüksek ise, o
konuya yöneltilebilir, eğitim gösterilip eksikler tamamlanabilir. Puan düşükse o
konu ile fazla uğraşmayıp bir başka konuya yönlendirilebilir.
Unutulmaması gereken çok önemli bir husus şudur ki, IQ testleri insanların
müzik, sanat yeteneklerini, his, psikolojik ve ruhsal durumlarını ölçemez.
Yüksek IQ puanı o kişinin ilerde mutlu olacağını, akıl sağlığını ve ruhsal
gelişimini garanti edemez. Düşük 1Q puanı da o kişinin ilerde zenginlik, his ve
ahlak bakımından başarısız olacağı anlamına gelmez.
Bu nedenlerle günümüzde zeka testleri ile beraber bir de 'duygusal zeka'
(emotional intelligence) yani EQ testleri de yapılmaktadır. Bu test özellikle
kurum ve kuruluşlarda, takım çalışmalarında verimi arttırmak, bireysel başarıyı
toplu başarıya dönüştürmek için önem kazanmaktadır.
Dünyada normal insanların yapabilecekleri bütün işler için 50 ve üstü IQ puanı
yeterlidir. Zaten insanların çoğu bu seviyededir. Dünyada bu seviyede IQ
puanına sahip olup da önemli görevlere gelmiş, büyük iş adamı ve zengin olmuş
bir çok insan vardır.

Akıl ile zeka arasındaki fark nedir?


Akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. İkisi arasındaki en önemli fark, bir
başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine
mahsustur.
Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı
olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını
değerlendirebilmek yeteneğidir.
Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan
söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. İşte insandaki yalanla
gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş
belirtebilme yeteneği akıldır.



'Ah şimdiki aklım olsaydı' lafını çok işitmişizdir. Demek ki, akıl insan
olgunlaştıkça da değişiyor ve insanın kendisi de bunun farkına varıyor. Bir insan
değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcışeyler
insanın aklını durdurabilir.
Bir şeyin içeriğini anlamamak 'akıl erdirememek' olarak nitelendirilirken
başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye 'bir tek o akıl etti' denilir. Birine
bir yol göstermek ona 'akıl vermek'tir. Bir şeyi hatırlamak, unutmamak 'akılda
tutmak'tır. 'Akılsız' tanımı ise doğru ve isabetli düşünemeyen anlamında
kullanılır.
Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak
çözme yeteneğidir. Genel olarak zekanın 12 yaşına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yaşına kadar sürdüğü, orta yaşlarda ise zeka
seviyesinin sabit kaldığı kabul edilir.
Zeka hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır.
Şüphesiz hayvan zekası insana göre gelişmemiştir ama her iki zeka türü de sinir
sistemi ile ilgilidir. İnsanı ayıran, evriminde oluşmuş konuşabilirle özelliği, dik
durabilmesi, el yapısı nedeniyle aletleri kullanabilmesi ve gelişmiş beyin ve sinir
sistemidir.
Zeka, bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği
anlamına gelmez. Bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içersinde en
karışık eserleri aklıyla değil zekası sayesinde oluşturur. Biz bu kişilere 'müzik
dehası' diyoruz. Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini bile
çözemeyebilirler.
Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara,
eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterebiliyor. Akıl
somut olarak ölçülemez ama zeka pek sağlıklı olmasa da IQ denilen bir testle
ölçülmeye çalışılıyor.

İnsan korkunca niçin dişlen birbirine vurur?


Korktuğumuzda, ölüm tehlikesi veya bize çok rahatsızlık veren bir durumla
karşılaştığımızda verdiğimiz tepki, ilk çağlarda yaşayan atalarımızın tepkileri ile
hemen hemen aynıdır. Acıktığımızda karnımız guruldar, güzel bir yiyecek
gördüğümüzde tükürük salgımız artar, yani ağzımız sulanır, korkunca çenemiz
titrer, tüylerimiz diken diken olur.
Bedenimizin yüz binlerce yıl öncesine ait bu işleyiş düzeni bugün bile etkinliğini
sürdürüyor. Fizyolojik olarak taş devri insanlarından farkımız yok, dış tehlikeler
karşısında hala onlar gibi tepki veriyoruz. Ancak günümüzde strese yol açan
modern etkenler karşısında bu tepkiler pek yararlı olamıyor.



Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu
otomatikman kendini savunmaya hazırlar. Bunu yaparken karşı tarafla savaş
için bazı kasları hazır hale getirir, gerekirse kaçmada kullanacağı bazı kasları da
seçer.
Diğer canlılarda olduğu gibi insanda da dişler ve çene savunmanın ana
mekanizmalarıdır. Şüphesiz ilk insanlarda bugün yırtıcı hayvanlarda olduğu gibi
saldırmanın da etkili bir unsuruydular ama evrim sonrası bu işlevlerini
kaybettiler.


İşte bu nedenle bir saldırının korkusu hissedildiğinde kalıtımsal olarak önce çene
ve dişler savunma pozisyonunu alır. Çenedeki kaslar titremeye başlar, bu da
sanki dişler takır takır birbirlerine vuruyorlarmış gibi bir görüntü yaratır.
Bu arada aynışekilde bacaklardaki kaslara da koşmaya hazırlanma uyarısı
gider. Buradaki kaslar da hazırlık halinde titremeye başlarlar. Çok korkan bir
insanın bacaklarının zangır zangır titremesi de bundandır.
Korkunca tüylerimizin diken diken olması da vaktiyle vücutları tamamen
kıllarla kaplı atalarımızdan kalmadır. Cildimizdeki her kıl ve saç teli bir küme
istemsiz kas hücresi ile donatılmıştır. Korkunca başta kedi olmak üzere
hayvanların bir çoğunda görülen savunma refleksiyle bu minik kaslar kasılır ve
tüylerimiz dikleşir.
Üşüyünce tüylerimizin dikleşmelerinin amacı ise ayrıdır. Atalarımız bizler gibi
gerektiğinde kalın giysilerle dolaşamadıkları için vücutlarındaki kıllar onların
derilerini soğuktan koruyan bir izolasyon tabakası görevini de görüyordu. Aşırı
soğukta bu kıllar dikleşerek daha geniş bir yüzey oluşturuyor ve ısı alışverişini
en aza indiriyorlardı. Atalarımızdan genetik olarak aldığımız bu reaksiyon şekli
sayesinde sıcak bir havanın ardından serin bir meltem çıktığında ürpeririz ve
tüylerimiz diken diken olur.